Ana içeriğe atla

Dr. Jekyll ile Bay Hyde


 

Dr. Jekyll ile Bay Hyde

Robert Louis Stevenson’un kaleminden çıkan Dr. Jekyll ile Bay Hyde adlı kitabı henüz bitirdim. Celal Üster’in harika çevirisi ve kitabın sonuna eklediği bilgilendirici notlarla daha derin bir hale gelmiş. Bu yazı bu kısımdan sonra olay örgüsü bilgisi içermektedir.

Kitap 19. yüzyıl Londra’sında geçiyor. Başlarda bana bir Sherlock Holmes bir Morgue Sokağı havasını anımsatsa da aslında kitabın dedektiflikle pek alakası yok. Bay Hyde denen şahıs ilk başlarda epey büyük bir gizem yaratıyor. İster istemez “Ya bu adam niye bu hallerde, niye bu kadar agresif?” dedim. Kitap kesinlikle bu kısımda tadı damakta bırakacak nitelikte hızlı ilerledi benim için. Bir anda Harry Jekyll, namı değer Dr. Jekyll, akıl dolu bir mektup oyunu yaparak kendi içinde bastırdığı tarafını yani agresif, huysuz, dengesiz ve o tiksinç tarafının Bay Hyde olduğunu bize söylüyor. O kısımda ayrıntılara girmeyeceğim bir ilaçla yapıyor işte. En sonunda ise “A aa!” dedim ve bitti. 200 hatta 300 sayfa olsaydı bile zevkle takip edilebilirdi.

Kitabın psikanaliz kısmı ise aslında tamamen okura kalmış. Ying-Yang’tan tutun, Freud ile alakalı bir yere bile bağlayabilirsiniz. Şahsen benim yorumum biraz soru niteliğinde oldu. Eğer Dr. Jekyll gibi bir ilaç bulsaydınız ya da görünmez yapan bir pelerin, aklınıza gelen ilk şey ne olurdu? Aslında bu sorunun hemen ardından aklımıza gelenler ahlakımız değil midir? Aklınıza ne geldi bilemem fakat içeride bir yerlerde olan sizin Bay Hyde’nız da önünde sonunda kah bir ilaçla kah bir şokla sizi ele geçirecek. O sizi ele geçirmeden sizin onu öldürmeniz dileğiyle.

Hoşça kalın.

17.01.2021 / 01.25

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                                  Ruhun Yaşamı ve Ölümü Ruh hakkında birçok şey söylenmiştir. Antik filozoflardan tutun günümüz palavracılarına kadar herkes ruh hakkında birkaç fikir beyan etmiştir. İşte bu kervana ben de katılmaya karar verdim.   Kimisine göre 21 gram kimisine göre tam bir yalan ruhun yaşamı, olgunlaşması ve nihayetinde ölümü hakkında konuşacağım. Ruh... Ruh ölür mü? İçinizden evet demişseniz bu ne zaman gerçekleşir? Bir şeyi kaybedince mi yoksa her şeyi(!) elde edince mi olur bu olay? Peki ruh nasıl yaşar, nasıl olgunlaşır? Bilmem ki.    Bana kalırsa ruh öyle üflenen, daha bir hücre ya da et yığını iken oluşan bir şey değil. Başlarda başkalarının bizim için temellerini atıp inşasına başladığı daha sonra farkına varıp bu inşaata bizim de el attığımız bir olgudur ruh . Burada ayrımı zor olan husus ise karak...